YAVUZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu, daha mürekkebi kurumadan kadük kaldı ve ihtiyacı karşılayamaz hale geldi. Çünkü o dönemde aceleye getirilmiş, iyi çalışılmamış, ben yaptım oldu mantığı ile hazırlanmıştı. Bütün önerilerimize, uyarılarımıza ve yüksek kamuoyu desteğine rağmen, yıllar sonra gelen şans ne yazık ki iyi değerlendirilememişti.
Şimdi yeniden meslek kanununu konuşuyoruz. Yeni meslek kanunundan beklenti bu sefer çok daha yüksek. Eğitimciler, şiddet konusunda yaptırımları düzenleyecek, bozulan maaş düzenini dengeleyecek, ek ders birim ücretlerini artıracak, uzman ve başöğretmenlikte süreleri kısaltacak ve kapsamı genişletecek, cimer mobbingini azaltacak, özetle mesleğe saygınlık kazandıracak bir kanun hayal ediyorlar.
Yüksek beklentinin yanında çeşitli dönemlerde gündeme gelen rotasyon ve son dönem gündemdeki sıcak yerini koruyan öğretmen alımındaki mülakat eğitimcileri tedirgin ediyor. Kamuoyu daha çok kariyer ve mesleğe alım kısmına odaklanmış olsa da taslak kamuoyuyla paylaşıldığında, mülakat tartışmaları yerini akademi tartışmalarına bırakacak ve özellikle rotasyon öğretmenler odasında çok konuşulacaktır.
Kanunun beklentiyi karşılayacak şekilde çıkmasının önündeki engel, geçen sefer meseleyi tam kavrayamayan bakanlık yaklaşımıyken bugün tasarruf tedbirleri olarak görülüyor. Tam da burada çeşitli çözümler üretmeye ihtiyaç var. Kanunun bazı maddeleri olması gerektiği gibi çıkarılır, yürürlüğü üç beş ay sonrasına bırakılabilir, mali haklar kanunda yer alır, oranlar, süreler şimdi verilecek yetki ile zaman içinde bakanlıkça düzeltilebilir. Ancak bu sefer de kalan eksikleri tamamlamak yakın bir zamanda mümkün olmayabilir.
Müfredat, mülakat, atanacak öğretmen kontenjanları, tasarruf tedbirleri derken meslek kanununun ayrıntılarını konuşacağımız bu haftanın daha ilk gününde bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Tartışamıyoruz. Etiketleme, yaftalama, çarpıtma, iftiralar öyle bir hal alıyor ki bazen neyi tartıştığımızı, konunun ne olduğunu bile kimse hatırlamıyor. Bir kör döğüşü ve kargaşa içinde sonunda olan oluyor.
Bir televizyon programında konunun bütün hassasiyetinin de farkında olarak, bugün mülakat değil sistem konuşmalıyız; geçen yıllara göre öğretmen alımının daha az olacağı, mezun sayısından norm fazlası öğretmenlere, giderek daralan bir alanda büyüyen ve gençlerimizin geleceğini, ülkemizin insan ve maddi kaynağını heba eden bir problemi çözecek sistem kurmalıyız, sözümün arkasındayım. Her yıl aynı tartışmayı yapıp hiç önlem almamak nasıl bir akıl tutulmasıdır? YÖK, MEB, maliye, tarafları kimse herkes üzerine düşeni yapmalı, bu problem marjinal grupların istismar alanı olmaktan çıkarılmalıdır.
Aynı kör döğüşünü bu hafta öğretmen rotasyonu konusunda yaşayabiliriz. “Biz öğretmen rotasyonuna karşıyız, geçmişte de karşıydık, gelecekte de karşı olacağız.” Demekle, rotasyondan beklenen fayda ne ise onu sağlayacak ve kimseyi mağdur etmeyecek başka önerilerde bulunmak arasında, meseleyi nasıl bir yere bağlayacağız yaşayıp göreceğiz. Eleştirmenin dayanılmaz rahatlığı ile çalışıp önerilerde bulunmanın farkını anladığımız gün hep beraber kazanacağız.
Yeni meslek kanununun beklentileri karşılayacak şekilde çıkabilmesi için elimizden gelen katkıyı sunarak her defasında olduğu gibi çözüm odaklı önerilerimiz ve çok önceden hazırlanmış raporlarımızla tartışmaya ve geliştirmeye hazırız. Çünkü biz problemlerden beslenen değil çözümlerle güçlenen bir sendikayız.
Talat YAVUZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri