ROBOTİK SENDİKACILIK MI GELİYOR?
Cumhurbaşkanlığı yeni hükümet sisteminin inşa süreci hızla ilerliyor. İlk izlenimler, kamudaki klasik işleyiş modelinin artık mazide kalacağını göstermektedir. Hâliyle bürokrat modelinin de…
Başkanın, yönetim ekibinin belirlenmesinde kamu veya reel sektör ayrımı yapılmaksızın, alanında fark oluşturan yöneticilere şans verildiği görülmektedir.
Tabii bunun % 100 bu şekilde gerçekleştiğini söylemek biraz erken.
Ancak, Başkanın “başarılı olmaya mecburuz” diyerek, takıma katkı yapamayan oyuncuları her an oyundan alacağını deklare ederek gözdağı vermiş olması performans kriteri açısından son derece önemlidir.
Zaten hiçbir teknik direktör takımına sahada katkı yapmayan oyuncuyla devam edemez, alternatif arayışlara girişir.
Geçmiş dönemlerde kamu bürokrasisi aktörlerinin belirlenmesinde liyakat yerine, çoğunlukla referans kartvizitlerinin etkililiği ülkeye bir şey kazandırmamış, aksine çok şey kaybettirmiştir.
Öyleyse, millettin verdiği ruhsat ile vakit daha hızlı kararlar alıp, doğru işler yapabilen yıldız oyuncularla çalışma vaktidir.
Buraya kadar gayet şık.
Söz konusu süreç, değişik gayelerle kurulmuş STK’lardan iddialı olanlara hâliyle yeni roller ve sorumluluklar yüklemektedir.
Çok sesli ve katılımcı demokrasinin gelişim sürecinde olmazsa olmaz bir lokasyona sahip bulunan STK’lardan dernek, vakıf ve özellikle sendikaların, daha fazla üye ile tüketen yetkili sendika olma hedefleri, çözüm üreten etkili sendika hedefleri ile revize edilmelidir. Hem de hiç vakit kaybetmeden.
Zira “Çözümde yer almayanlar, sorunun parçasıdır.”
O halde, üye sayısının farklı alanlara tahvil edilmesi yerine, bu potansiyel güç yenilikçi sendikacılık hedeflerine yönlendirilmelidir.
Peki, bu nasıl olacak?
Geçmişten bir hikâye; hatırlanacağı üzere MEB, eğitimin niteliğine etki eden onlarca sebep orta yerde dururken, eğitim sorunlarının müsebbibinin, öğretmen olduğu algısına yol açan, öğretmen performans programını açıklamış, sendikalar söz konusu programa karşı peş peşe protesto eylemlerine başlamışlardı.
Haliyle MEB bu kararından geri adım atarak, öğretmen performans programını rafa kaldırmıştı.
Bu hikayeden de anlaşıldığı üzere, MEB bürokratları performans programı üzerinde çalışırken, STK’ların görüşlerine ihtiyaç duymamış, yahut gereken işbirliği sağlanamamıştı.
İşte, bürokratik oligarşinin ürünü “ben yaptım oldu” anlayışı, artık yerini “daha fazla işbirliği” ne bırakmalıdır.
Hayalini kurduğumuz yeni sistemde sendikacılık, çalışanların maaşlarını artırma ve üyelerinden bazılarını (liyakatli-liyakatsiz) belirli makamlara getirme formatını terk etmelidir.
Zira bugün için eğitim ülkemizin en önemli sorunlarından biridir.
Ve bu sorunların çözümü sadece MEB’in sorumluluğuna bırakılamayacak kadar hayati öneme sahiptir.
O halde yeni nesil sendikacının ajandasında;
Sendikalar eğitime ilişkin alanlarda Ar-Ge kurmalı mıdır?
Ar-Ge’lerin etkin olması sendikalara ne sağlar?
Eğitim kaynaklarının verimli kullanımı ne getirir?
Öğrenciler teknolojinin olumsuz etkilerine karşı nasıl korunacaktır?
Okullarda cep telefonu kullanımının yasaklanmasının olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Sosyal medya öğrencilerin sosyalleşmelerine ne yönde etki ediyor?
Uygulanan sınav sistemleri öğrenci başarısını ölçülmesinde yeterli midir?
Eğitim ve okul performansı karşılaştırılabilir ve objektif şekilde nasıl ölçülebilir?
Tercih edilmeyen okulların başarısı hangi yöntemlerle yükseltilir?
PISA sınavları başarısızlığında müfredat programlarının etkisi nedir?
Öğretmen açığı bulunan yörelerde ne tür teşvikler sağlanmalıdır?
Etkili ders çalışma nasıl sağlanır?
Öğrencilerin eğitim motivasyonları nasıl yükseltilir?
Çocuklar oynayarak, öğrenebilirler mi?
Akademik başarısı düşük öğrencilerin başarılı olduğu alanlar var mıdır?
Soran ve sorgulayan gençlik ne fayda sağlar?
Aile ziyaretlerinin eğitime etkisi olur mu?
Sosyal etkinliklerin öğrenci başarısına etkisi ne yöndedir?
Hangi hallerde uzaktan eğitim tercih edilebilir?
Ezberleyen öğrenciden, düşünüp yorumlayan öğrenciye nasıl geçilecek?
Veliler okul yönetiminde nasıl etkili olabilirler?
Öğrenci davranış değerlendirmeleri akademik puanlara dâhil edilmeli midir?
Eğitim ortamları nasıl dizayn edilmelidir?
Eğitimde fırsat eşitsizliğinin giderilmesi için neler yapılmalıdır?
Mesleki eğitime ilgi nasıl artırılabilir?
Mezun, ancak işsiz gençleri bekleyen tehlikeler nelerdir?
İŞKUR, Belediye vb. meslek kursları için hangi teşvikler sağlanmalıdır?
Endüstri 4.0'ın İşsizliği artırırması nasıl önlenir?
Ülkemizde mesleki yönlendirme yöntemi nasıl olmalıdır?
Başarısız öğrenci ne şekilde değerlendirilebilir?
Uzaktan eğitim, okula uyumsuz çocuklar için çözüm olabilir mi?
Uzaktan çift yönlü eğitimler, eğitimde fırsat eşitsizliğinin giderilmesinde fayda sağlar mı?
Suç işleyen çocuklar topluma nasıl kazandırılabilir?
Hapisteki çocuklara ne tür müfredat faydalı olur?
Çözümde yer almayanlar, sorunun bir parçası mıdır?
Liyakatsiz yönetici atamalarının eğitime olan olumsuz etkileri nelerdir?
Sendika üyelerin görüş ve önerilerinin dijital ortamda toplanılması nasıl değerlendirilmelidir?
Yapay zekâ sendikacılığa uyarlanabilir mi?
Raporlu öğretmenin dersine “Eğitim 4.0 Robot Öğretmen”in girmesi doğru olur mu?
Ders düzenini bozan “Eğitim 4.0 Robot Öğrenci”nin yazılımcısı okula görüşmeye davet edilmeli mi?
Eğitim 4.0 uygulaması temel eğitimde hangi sakıncaları oluşturur?
Endüstri 4.0 sendikacılığa da uyarlanabilir mi?
gibi konular yer alabilir, ya da almalıdır.
Özetlersek, yeni dönemde ücret sendikacılığı yerine, eğitim sorunlarının çözümlerine yönelik, tabanın sesine kulak veren ve taraflarla daha fazla işbirliği yapan yeni nesil sendikalar ve sendikacılara ihtiyaç duyulacaktır. Ve bu konuda derin bir ümide sahibiz.
Söz konusu ümidimizin referansı, statükocu eğitim karşıtı fikirlere sahip, üniversite ve reel sektördeki başarılı rollerinden tanıdığımız Ziya Selçuk hocadır.
Evet, eğitimin ustası tamirata, olmadı komple parça değişimine hazır.
Ya, STK’lar?
.................
Her ihtimale karşı, ümitvar olunuz.