Mağdur kitlelerin mağduriyeti üzerinden kişisel veya kurumsal rant elde etmeye çalışan kirli yapıların varlığını ve maalesef sayılarının da her geçen gün arttığını üzülerek müşahede ediyoruz.

Bu tür niyeti müphem tip ve gruplara sanat ve spor camiasında, ticari ve siyasi çevrelerde sıkça rastlanır oldu.

Bu tiplerin bir gösterdikleri, bir de gizledikleri yüzleri vardır.

Geçtiğimiz günlerde soysa medyada gezen bir videoyla bunun farklı bir türevine rastladım.

Kamuda sözleşmeli olarak çalıştırıldıkları için ciddi mağduriyetler yaşayan yüz binlerce kamu görevlisinin mağduriyeti üzerinden tam olarak ne yapmaya çalıştığı anlaşılmayan bir tipe denk geldim.

Adam, zaten çalışma koşulları ve yaşadıkları mağduriyet yüzünden canından bezmiş olan sözleşmeli kamu görevlilerine, kurduğu derneğe üye olmadıkları için demediğini bırakmıyor.

Derneğine aidat vermedikleri için kızıyor.

Derneğinden istifa edilmesine veryansın ediyorlar.

Sendikalara üye oldukları için fırça atıyor.

Telegram kanalına katılmaları için yalvarıyor.

Videoyu izleyince insanın aklına bu tiplerle ilgili hiç de hoş şeyler gelmiyor.

Bu mağdur kitlelerin mağduriyeti üzerinden herhangi bir hesap güdenlere yazıklar olsun!

Sözleşmeli memurların büyük bir bölümü bu suiistimalin farkında ve bundan rahatsızlar.

Sözleşmeli memurların hakkını arama iddiasında bulunan bu yapılar, bilerek veya bilmeyerek sözleşmelilere büyük kötülük ediyor.

Yarım milyona yaklaşan mağdur sözleşmeli kamu görevlilerinin adını kullanan bu niyeti belirsiz kişiler, ilginç bir şekilde görüştükleri kişi ve kurumlarla cebelleşmeyi ve adeta huzurdan kovulmalarını marifetmiş gibi sosyal medyada platformlarında anlatarak  mağdurların onurlu mücadelesinin saygınlığına zarar veriyorlar.

İdeolojik saiklerle angaje olduğu kesimlerin yönlendirmesiyle bir mühendislik peşinde olduğu belli olan bu yapının umurunda olmayan tek şey sözleşmelilerin sorunlarıdır.

Bu kişi ve grupların hak arama konusunda öncü kurumlar olan ve sayısı milyonu geçen sendikalar aleyhinde sergiledikleri tutum, kime hizmet ettiklerinin ipuçlarını veriyor.

Bu yapı ilginç bir şekilde şu ana kadar sözleşmelilerin sorunlarının çözülmesi ve sözleşmeli istihdamın yanlış olduğunu anlatma konusunda sergiledikleri tutum ortadayken bazı sendikalara yönelik aleni bir düşmanlık sergileniyor.

Sayısı yüz binleri hatta milyonu bulan sendikaların toplu sözleşme, Kamu Personeli Danışma Kurulu ve Kurum İdari Kurulları başta olmak üzere bütün platformlarda kamu yöneticileri ve hükümet yetkilileri tarafından muhatap alınan, söz ve yetki sahibi olan sendikalar yerine birkaç üyeye sahip dernekleri ikame ederek sözleşmelilerin birliğini kristalize eden bu yapıların iyi niyetli olduğunu söylemek mümkün değil.

Sözleşmeliliğin bütün tür ve türevleriyle kamuda bir istihdam türü olmaktan çıkarılması yönünde ciddi itirazlar var. İrili ufaklı bütün sendikalar, bu garabettin bir an önce son bulması için elinden geleni yapıyorlar. Zaten bu garabete son vermenin tek yolu da, hak ve emek örgütleri olan sendikaların mücadelesinden geçiyor.

Daha önce de kamuda çalışma barışını bozan, iş güvencesi olmayan bu istihdam türü olan sözleşmelilik denenmiş fakat ir süre sonra bu uygulamadan vazgeçilmişti. O dönem yine bütün sendikaların ağız birliği etmişçesine dillendirdikleri ve deyim yerindeyse sendikaların mücadelesiyle söke söke alınan kadronun müjdesi de bir sendikanın genel kurulunda verilmişti.

2011 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözleşmeli kamu çalışanlarını kadro müjdesi Memur-Sen`in 4. Olağan Genel Kurulu`nda açıklanmıştı. Bu müjdenin, bir sendikanın Genel Kurulunda verilmesi, kazanımın bir sendikal mücadele ile alındığı mesajını içeriyordu.

Sözleşmeli garabetinin mağdurları da bu durumun farkındalar. Bu farkındalık nedeniyle kimliği, kişiliği ve niyeti konusundaki şüpheli bazı yapıların kendilerini tahrik edip yanlış yaptırmaya çalışanlara prim vermediler, vermeyecekler.