Kaynakların etkin kullanımı noktasında toplumun her bir ferdine ve üzerimize düşen sorumluluğun; deprem bölgesinin tekrar inşası ve ihyası noktasında birlik, beraberlik ve dayanışma hukukumuzun güçlü tutularak ortaya konulması gerektiğinin bilincindeyiz.
85 milyon vatandaşımızın alın terinden, üretiminden ve gelirinden oluşan Bütçenin; adil dağılım sağlayacak şekilde etkin kullanılmasını ve kaynakların hiçbir şekilde israf edilmemesi gerektiğini vurguluyoruz. Bu minvalde; israfı önlemeye, üretimi artırmaya, kaynakları etkin kullanmaya, gelir-gider dengesini sağlamaya, 6 Şubat depremlerinin etkisinin giderilmesine ve toplumsal bilincin oluşturulmasında kamunun örnek teşkil etmesine yönelik kamuda tasarruf kültürünün sağlanması iradesini destekliyoruz.
Tasarrufa konu edilen içeriklerin öncelik ve önem sıralaması noktasında da aynı sorumluluk bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini vurguluyor, emekten tasarruf edilmemesi gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz.
İstikrar içerisinde büyüme hedefi ve bu büyümeyi sağlayacak emek ve alın teri gayreti birbirinden bağımsız düşünülmemelidir. Kamuda personel istihdamının emekli olanlarla sınırlandırılması hususunda alınan tedbirler, aynı zamanda kamu hizmeti için gerekli personel ihtiyacına yönelik de kısıtlamalar içermektedir. Artan nüfus ve kamu hizmeti gerekliliği birlikte değerlendirildiğinde; başta sağlık, eğitim, tarım ve yatırım alanlarına ilişkin personel ihtiyacı tasarrufa konu edilmemeli, kamunun gerek duyduğu personel istihdamı emekli olan kadar değil kamu hizmetinin ihtiyacı kadar yapılmalıdır.
Kamuda esnek ve uzaktan çalışma başlığı altında yapılacak olan düzenleme esnek istihdamla ilişkilendirilmemeli, mevzuatta yer alan fakat uygulanmasına imkân tanınmayan yarım zamanlı çalışma hakkının düzenlemesi yapılmalı, esnek ve uzaktan çalışma hizmetine bağlı olarak oluşabilecek maliyet personele yüklenmemelidir.
Diğer taraftan, 3. Dönem Toplu Sözleşme’den itibaren kazanım haline dönüştürdüğümüz “Servis Hizmeti” noktasında hükmün açıklığı ve netliği göz önünde bulundurularak; tasarruf paketi toplu sözleşme hükümlerini engelleyecek bir yapıya dönüşmemeli, kamu kurum ve kuruluşlarında keyfi olarak personeli mağdur edecek düzenlemelere de fırsat verilmemelidir. Büyükşehirler başta olmak üzere toplu taşıma ve ulaşım altyapısı dikkate alınarak hem kamu görevlilerini hem de diğer bireyleri olumsuz etkileyecek ve toplumsal maliyet üretecek uygulamalardan kaçınılmalıdır.
Kamu lojmanları kira bedellerinin güncellenmesine ilişkin çalışma yapılırken, kamu görevlilerimizin giderlerini artırmaya yönelik tedbirler yerine alım gücünü yükseltecek, giderleri azaltacak ve sosyal devlet ilkesini göz ardı etmeyecek uygulamalar hayata geçirilmelidir.
Kamu harcamaları kadar kamu gelirlerinin de bireyler üzerindeki adil bölüşümü desteklemesi, vergide adaleti tesis etmesi ve gelir dağılımında adaleti sağlaması gerekmektedir. Bu çerçevede atılacak en önemli adımların başında vergi düzenlemeleri gelmeli ve vergide adaleti sağlayacak reformlar hayata geçirilmelidir.
Tasarruf Tedbiri paketi uygulamaya geçirilirken; kamu görevlilerinin çalışma koşullarında ve kamu hizmetinin sunumunda aksamaya sebebiyet vermeyecek, toplu sözleşme özerkliğini, hukukunu ve teamülünü engellemeyecek ve tasarruf gerekçesiyle sosyal maliyet üretmeyecek şekilde sonuçlandırılmalıdır.